BAŞKAN BAKICI EGELİ ÖĞRENCİLERE SELÇUK’U ANLATTI

 

En önemli değerimiz tarihimiz

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı öğrencilerinin Selçuk Efes Kent Belleği’ni gezmesinin ardından öğrencilerle bir araya gelen Başkan Bakıcı; “ İzmir’in en şirin ilçelerinden biriyiz. Kentimizin en önemli unsuru tarihi geçmişinde yatmaktadır. 8500 yıllık bir tarihe sahibiz. Selçuk bir açık hava müzesi olarak adlandırılmaktadır. Bu özelliğiyle yerli ve yabancı pek çok kişiyi buraya çekmek söz konusudur. Yılda 2,5 milyon yabancı ziyaretçimiz oluyor” dedi.

Selçuk’ta tarım ve turizm sektörlerinin öne çıktığını belirten Başkan Bakıcı; “Selçuk’ta dış piyasaya yönelik kaliteli tarım ürünleri yetiştirmektedirler. Özellikle son yıllarda meyvecilik öne çıkmıştır. Narenciye, şeftali, Osmancık üzümü, ayva ve narımız çok fazla ilgi görmektedir” dedi. 

Sit alanları Selçuk’un şansı

Selçuk’un UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmesinin Selçuk’ta turizmde yeni bir devir açılmasını sağladığını belirten Başkan Bakıcı; sit alanı kavramına dikkat çekti. Selçuk’ta arkeolojik sit, doğal sit ve kentsel sit alanlarının bulunmasının bir avantaj olduğunu belirten Başkan Bakıcı; “İyi ki sitler vardır, rahatlıkla ben bunu ifade edebilirim. Eğer sit alanları olmasaydı; Selçuk’u korumak mümkün değildi. Çünkü insanoğlunun her zaman paraya karşı müthiş bir zaafı vardır. Gelir elde etmek var olan değerleri gözünü kırpmadan feda edebilmektedir. Selçuk bugüne kadar sitler marifetiyle, kurullar marifetiyle korunmuştur” dedi.

Selçuk’u bu sektörler kurtarır

Selçuk’un bir sanayi kenti olamayacağının altını çizen Başkan Bakıcı; “ Sanayisi olmayan, farklı sektörlerde hareket alanı olmayan bir ilçenin gelişimini, gelir düzeyini yani refah düzeyini nasıl arttırabiliriz. Esas vurgu yapmamız gereken konu bu. Selçuk’un vizyonuna tarım ve turizmin yanında Selçuk’un bir eğitim kenti olması, kültür kenti olması, bir spor kenti olması öngörülebilir. O zaman bizim tarihsel vizyonumuzdan gelen bir antik tiyatromuz var. Burası bir felsefe kentidir. Özgürlüklerin, demokratik yaşamın filizlendiği bir toprak parçası üzerinde duruyoruz. O zaman bize yadigar kalan bu yapıyı daha ileriye taşımalıyız. Sanat, arkeoloji, felsefe, kültür ile ilgili bu yapıyı oluşturmamız gerekiyor” dedi.