Uğur Mumcu sesleniyor

Bütün bunlar herkesin gözü önünde oluyor. Sizler ve bizler sıradan yurttaşlarız. Olup bitenlere içimiz kan ağlıyor, acı duyuyoruz. Ya devleti yönetenler, en cafcaflı kartvizitlerin arkasında hüküm sürenler, bu cinayet salgını karşısında nasıl vicdan huzuru içinde görev yapıyorlar?

Kendi oğulları,kızları, okullarının önünde, bir kahvede otururlarken saatli bombalarla öldürülmek istenirse ne yaparlar acaba?İçlerinden bir tanesi, bir devlet görevlisi, bilemediniz bir Bakan çıkıp: “Hayır beyler, bu sorumluluğu paylaşamam..” diyemiyor. Gelsin kırmızı plakalı arabalar, parti grupları, parlamento kapısında selam duran polisler, yürüyünce önünde açılan kapılar ve iliklenen düğmeler… Değer mi, değer mi bütün bunlara?

Yahu adam ölüyor adam...Vicdanlarınızı, artık lütfen seçim sandıklarından çıkarın..Politikacı olarak değil,insan olarak,adam olarak, bir yurttaş olarak düşünün. Sebil gibi bu insanların kanı. Göğüslerinden,karınlarından,başlarından yaralanan bu çocuklar bir düşman ordusunun neferleri midir?. Kaç kişi öldürüldü bu güne kadar ?.Yetmedi mi?. Vicdanlarınızın pansumanını bu kanlı kefenlerle mi yapıyorsunuz?. Yeter artık,yeter artık, yeter be.. İnsan ölüyor, adam ölüyor,adam. Kılınız kıpırdamıyor, kılınız. Hani çok partili düzen, hani demokrasi,hukuk devleti?. Neye yarıyor bunlar?Aman sımsıkı yapışın koltuğunuza çünkü, yarın öbür gün ölürseniz, sizi bu koltukla gömecekler mezara. Aman sarılın sımsıkı.. Birbirinize de sarılın.. Ettiğiniz küfürleri de unutun. Yeter ki ayakta kalın. Sağcısıyla, solcusuyla gencecik çocukların kanları her gün gelip geçtiğiniz sokaklardan oluk gibi aksın.. Size ne?..
            Vicdanlarınızla, cüzdanlarınızla, arabalarınızla, benzin bayilerinizle, teşvik belgeleriniz, yatırım indirimlerinizle, vergi iadeleriyle, kredileriniz, şirketleriniz, hanlarınız ve hamamlarınızla çok yaşayın siz…

Çünkü sizin yaşamanız demek, “ son bağımsız Müslüman Türk devleti” nin de yaşaması demektir. Aman yaşatın. Bu çocukların gencecik bedenleri, arslan gibi delikanlılar, fidan gibi genç kızlar, “ son bağımsız müslüman Türk devleti”ne armağan edilmiş adaklardır.Hiç acımadan, gözünüzü kırpmadan, akıtın bu kanları sel gibi..

Nasıl olsa bir soran olmuyor? Gününüzü gün ediyorsunuz yıllardır.Sırtlarınızı sağlam yerlere dayadığınızı sanıyorsunuz. Ve önünüzden akıp gidiyor kanlar oluk gibi,nehir gibi, sel gibi..Ve de bir sirkte heyecanlı numaralar izler gibi izliyorsunuz olup bitenleri rahat koltuklarınızda, içiniz kan ağlamıyor,yüreğiniz sıkışmıyor..Yetkileriniz, koltuklarınız ve cafcaflı kartvizitlerinizle oturuyorsunuz orada taş heykeller gibi.

Görüyorsunuz bütün bunları ve susuyorsunuz..Ne için?..Ne için be?..

Bu kan selinden vicdanlarınıza bir damlacık olsun kan sıçramıyor mu hiç?..

İşte böyle seslenmişti demokrasi şehidimiz Uğur Mumcu 1977 yılının 17 Aralık’ında ki “Kan damlası” başlıklı köşe yazısında o günün yöneticilerine. O günde gençliğin kanı oluk oluk akıyordu tıpkı bu günkü gibi. O günkü yöneticiler sıcak koltuklarında yaslanırken arkalarına ve güvencedeyken kendi evlatları, ard arda toprağa düşüyordu yoksul çocukları tıpkı bu günkü gibi. Ben seslensin istedim Uğur Mumcu’nun bir kez daha yıllar sonrada olsa bu vurdumduymazlığa. Belki bir duyan olur diyedir umudum. O yüzden konuk ettim kendi köşemde büyük üstadı. O günün koşullarıyla, bu günün koşulları ne kadar benzeşiyor bilemem. O günün yönetenleriyle bu günün yönetenlerini de. Yorum siz okuyucularıma kalsın. Ancak şunu çok iyi biliyorum ki o günde ölenler hep yoksul halk çocuklarıydı, bu günde ölenler yine aynı yoksul halk çocukları.