AK Parti İzmir İl Başkanı Şengül: İzmir'de öyle bir adayla çıkacağız ki...
İl Başkanı Şengül, 31 Mart 2019 tarihinde gerçekleşmesi planlanan yerel seçimler özelinde hazırladıkları yol haritasına dair detaylı bilgilendirme yaptı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun 1 Ekim’de yaptığı açıklamayla yeni dönemde aday olmayacağını ilan etmesini değerlendiren Başkan Şengül konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) büyük ölçüde hakim olduğu yerel iktidarı da eleştirdi.
İsminin AK Parti kulislerinde Büyükşehir Belediyesi Adaylığı noktasında dillendirilmesi üzerinden net ifadeler kullanan Şengül, geçmiş seçimlerden örnekler verirken 2019 yerel seçimlerine dair iddialı açıklamalar yaptı.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Binali Yıldırım’ın 2014 yılındaki adaylığını hatırlatan Şengül, “Binali Bey İzmir’e değil bize de çok ciddi dersler verdi. Binali Bey’den geçen dönemde aldığım ciddi birikimler var. Ben geçen yerel seçimlerde Binali Bey’e verilen desteğin hala durduğuna inanıyorum. İnşallah Binali Bey’den aldığımız birikimin üstüne koyarak, İzmirlinin karşısına onu aratmayacak iyi bir adayla çıkacağız” dedi.
Kentte gördükleri eksiklik, sorun ve problemler hakkında konuşan Şengül, yerel iktidarı kazandıkları takdirde çok ciddi projeleri hayata geçireceklerini ifade ederken, “Avrupa’ya gittiğinizde çok sayıda şehir alt yapı sorunlarını çözmüştür. Yeşil alanları, yürüyüş yolları, ciddi spor alanları vardır. Kent sizin gözünüzün içine bakar. Ne istiyorsunuz? Dile benden ne dilersen diyecek. Ama İzmir tam tersi gözlerini kapatıyor. ‘Benden bir şey isteme! Çünkü yok’ diyor. Çağdaş bir şehirle İzmir arasındaki fark bu… Biz İzmir’in gözlerini açacağız. ‘Dile benden ne dilersen’ dedirteceğiz” açıklamasını yaptı.
İZMİRLİNİN KARŞISINA HAZIRLIKSIZ ÇIKMAK İSTEMİYORUZ
2019 süreci start almış durumda. Masanızda neler var? Nasıl bir yol haritası izleyeceksiniz?
Şu anda hazırlıklarımızı yapıyoruz ve dersimize iyi çalışıyoruz. İzmirlinin karşısına hazırlıksız, boş, nereye gideceğini bilmeyen şekilde çıkmak istemiyoruz. Gerçekten İzmir’i çok iyi bilen, sıkıntıları tespit etmiş ve sorunlara da projeleriyle birlikte çözüm üretebilmiş adaylarla, 30 ilçemizde sahaya çıkacağız. Adaylarımızın ilçelerinde sayılan, geçmişinde herhangi bir sıkıntısı olmayan, sorunları da çözebilecek yetenekte olmasına dikkat edeceğiz. Söylem konusunda da arka planda çalışmalarımız mevcut. Genel merkezimizin Türkiye genelinde, bizim ise İzmir özelinde söylemimiz olacak. Profesyonel bir ekibimiz ve teşkilatımızda da birikimli insanlar var.
BİZDE EKİP ÇALIŞMASI VARDIR, TEK ADAMLIK YOKTUR, CHP’DE KAOS VE KARMAŞA VAR!
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu yeni dönemde aday olmayacağını açıkladı. Kocaoğlu’nun olması ve olmaması halinde iki farklı planınız var mıydı?
Bu iş ekip işidir, kişilere bağlı değildir. Yani bir kişi tek başına kentin geleceğini belirleyemez. Aziz Kocaoğlu kendine göre bir yol çizmişti. Kendine göre de yoğurt yeme tarzı vardı. Kente dair bir şeyler yapmaya çalıştı ama her şeyden önce İzmir’de CHP’li ilçe belediyeleri ve Büyükşehir Belediyesi arasında uyum yoktu. Kendi aralarında inanılmaz bir çatışma var. Belki AK Partili belediyelerle bile o kadar olmadı. CHP’de siyaset biraz daha bencil yapılıyor ve kişiler ön planda. Parti disiplini çok fazla yok, orada adamcılık var. Mesela AK Parti’nin prensipleri vardır. Bizde kurallarına göre siyaset yapılır. Onlar kendi belediyeleriyle iktidara gelirler ve daha sonra her şeyi unuturlar. Biz ise unutmayız. Onlarda partinin denetlenmesi, sorgulanması gibi bir şey olamaz. Biz ise kendi belediyelerimizi sorgularız. “Siz belediye başkan adayı olurken vatandaşa ne söz verdiniz ve bunların ne kadarını yerine getirdiniz?” diye sorarız. İşte bizim başarımızın temel sebebi de budur. Belediye başkanlarını değiştirmemizin arkasında da bu gerekçe vardır. Başarıda kişilerden ziyade yönetimin işleyiş şekli çok önemlidir. Partinin kuralları dışında verilen sözlerin yerine getirilememesi, halkın hoşnutsuzluğu gibi durumlar da birer etken. Türkiye genelinde bizim Büyükşehir Belediye Başkanlarımız 2 ayda bir buluşurlar. Kendi sorunlarını konuşurlar. Daha önce o sorunu yaşamış bir şehir varsa, çözüm getiren şehrin tecrübelerinden faydalanırlar. Bizim başarımızın temelinde ekip çalışması vardır. Tek adamlık yoktur. CHP’de ise ekip çalışması yok. Kaos ve karmaşa var. Kaos ve karmaşanın olduğu yerde de zaten başarı olmaz. Hiçbir belediye başkanını şahsi olarak eleştirmem, Aziz Kocaoğlu şudur budur demem. Ancak geçtiğimiz dönemlerde ekip çalışmasını oluşturamadılar. Bundan sonra Aziz Bey’in değişmesiyle birlikte bu ekip çalışması oluşacak, sorun çözülecek diye bir şey de yok. Aynı şekilde devam eder.
KOCAOĞLU ŞAHSINDA SÖYLEMİYORUM, CHP’Lİ BELEDİYELER BAŞARISIZDIR!
Siz İzmir’in 15 yılına hakim bir siyasetçisiniz. Aziz Bey bu sürede sizce başarısız mıydı?
Tekrar ediyorum, sözlerim Kocaoğlu’nun şahsında değildir. CHP’li belediyeler başarısızdır. Çünkü ekip olamadılar ve kadroyu kuramadılar. Uzun süre iktidarda oldukları ilçelerde de CHP’li belediyelerin hepsi başarısızdı. Bunu CHP’ye oy veren seçmen de biliyor. Onlar aslında bugüne kadar CHP’li belediyelerden çok memnun oldukları için oy vermediler, kendi ideolojilerine yakın gördükleri için bu yönde tercih kullandılar. İzmir’deki yerel seçimlerde hep genel seçim mantığıyla oy veriliyordu. Ama artık yerel ve genel seçim ayrışmaya başladı. Önceki dönemler gibi genel seçimdeki refleksin benzeri, bu yerel seçimde olmayabiliyor. İnsanlar belki genel seçimde kendi yaşam tarzına yakın partiye oy veriyor ama yerel seçimde herkes herkese oy verebilir. Bu noktada şahıslar ve projeler ön plana çıkıyor. Ortaya konulan vizyon, karşı tarafa yönelik inandırıcılığınız da çok önemli. Bir AK Partili de CHP’liye oy verebilir, CHP’li de AK Parti’ye oy verebilir. Artık o geçişkenlik biraz daha oluştu.
ŞU AN HİÇBİR BELEDİYEMİZ SEÇİLİRKEN ALDIĞI OYUN ALTINDA DEĞİL!
İzmirli AK Partili ilçe belediye başkanlarının performansını nasıl buluyorsunuz?
Şu anda hiçbir belediyemiz, seçilirken aldığı oyun altında değil. Sürekli kamuoyu yoklamaları ve araştırmalar yapıyoruz. Bazı yerlerde bireysel sıkıntılar ve hoşnutsuzluklar varken bazı yerlerde memnuniyet var. Sürekli takip ediyoruz ve gerektiğinde de uyarıyoruz. Bu kişilerin halkla ilişkileri nasıl, sokakta nasıl bir algısı var diye bakıyoruz. Çünkü her şey proje yapmak değil. AK Partili ilçe belediyelerimiz, Büyükşehir Belediyesi’nin yapamayacağı projeleri yaptı. Kemalpaşa, Menderes, Torbalı’da örnekleri var. Kemalpaşa’nın Gölet projesi bunlardan biridir. Kusura bakmasın da İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin böyle bir projesi yok. Menderes’in de sahil düzenlemesi var. Yani belediyelerimiz kendi bütçeleri ve güçlerinin ötesinde işler yaptılar. Projeleri yaparken de halkla temas önemli ve bunu da başardılar. Her zaman ulaşılabilir olmanız lazım. İnsanlar sizin dokunabilir olmanızı istiyor. Birkaç yerde dokunulabilinirlikte ufak tefek sıkıntılarımız var. Onlarla görüşüyoruz, telafi etmeye çalışıyoruz.
BÜLENT BEY’İ UYARDIM, O SÖYLEMDEN RAHATSIZ OLDUM!
Menderes Belediye Başkanı Bülent Soylu, 2019’da aday olmayacağını ilan eden Başkan Kocaoğlu’nun 1 Ekim’de yaptığı açıklamayı kast ederek ‘İzmir’in ikinci kurtuluş günü olsun’ şeklinde bir yorum yaptı. Bununla ilgili ne söylersiniz?
Çok doğru bir söylem değil. Hatta ben belediye başkanımız Bülent Bey’i de uyardım. Bizim üslubumuz ve tarzımız değil. Sonuçta beğenirsin, beğenmezsin, ama o ya da bu şekilde halk seçmiş, 15 yıldır bu kentte büyükşehir belediye başkanlığı yapmış. Açıkçası bu söylemden biraz rahatsız oldum.
HİÇBİR GÖREVE TALEP EDEREK GELMEDİM!
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı noktasında isminiz kulislerde konuşuluyor. Şartlar oluşursa bu duruma nasıl bakarsınız?
Biz hangi göreve gelirsek gelelim talep ederek gelmedik. 2007-2009 yılları arasındaki il başkanlığım sürecinde de bana görev verildi ve yerine getirdik. Sadece milletvekilliği sürecinde aday olmuştuk. Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile ilgili herhangi bir adaylık düşüncem de yok. Öyle bir plan içinde değilim. Teşkilatlarda uzun süre görev almam, İzmir’i tanıyor olmam nedeniyle insanlar bu görevi bana yakıştırıyor. Kimseye bu konuda bir şey söylemeyin deme şansımız da yok. Ancak benim tek hedef ve amacım, AK Partili bir kişinin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olmasıdır. Birçoğu kamuoyunda konuşuluyor, değerlendiriliyor. Bizim kafamızda aday adayları var. Bu konudaki en güzel kararı teşkilatımız, kamuoyu, genel merkezimizle ortak istişareyi yaparak vereceğiz.
Cumhurbaşkanı'ndan bir teklif gelmesi adaylık kararınızı nasıl etkiler?
Klasik bir görüş vardır. ‘Ben istemiyorum ama teklif gelirse değerlendireceğim’ denir. Ancak ben öyle demeyeceğim. Ben aday olmayacağımı söylüyorum. Biz şu anda kazanabilmek için en iyi adayı belirlemeye çalışıyoruz. Şahsımla ilgili durumları, bir gelişme olursa o zaman görüşürüz. Şu anda onu konuşmanın ve gündeme getirmenin bir anlamı yok.
ANKARA’DAN BURASI FARKLI GÖRÜNÜYOR
Bu süreçte genel merkez ve İzmir arasında il başkanı olarak tavsiye ve öneri niteliğinde bir inisiyatif almayı düşünüyor musunuz?
Zaten sürekli konuşuyoruz. Genel seçimlerde, genel merkezin listeleri belirlemede biraz daha fazla ağırlığı olabilir ama yerel seçimlerde il ve ilçe teşkilatlarının düşüncesi daha ön plana çıkıyor. Biz de bu süreçte yönlendirici oluruz. Siz objektif değil duygusal karar verirseniz genel merkez sizi dinlemez. Ama doğru kararlar alırsanız, süreci yerel olarak yönlendirirsiniz. Bizimki sen yaptın, ben yaptım, güç sende ya da bende kavgası değil. Ortak akıl ve istişare ile değerlendirmeler yapılır. Genel merkez de biz de ciddi çalışmalar yapıyoruz. Genel merkez yereli bizim gibi bilemez. Uzaktan çok ölçemezsiniz. İzmir’i bizim tanıdığımız gibi genel merkezin tanıdığını söyleyemem. Ankara’dan burası farklı görünüyor ama İzmir’e girdiğinizde buradan da Ankara farklı görünebiliyor.
2009’DA AK PARTİ’NİN OYU DÜŞMEDİ, MUHALEFET CHP’DE BİRLEŞTİ
2009 seçimlerinde sizin il başkanlığınızda partiniz tek ilçe kazanmıştı. Bu durumu sizin başarısızlığınız olarak değerlendirenler oldu. Şimdi iddialı bir AK Parti İzmir İl Teşkilatı görüyoruz. İzlenecek çalışma programı çerçevesinde nasıl bir sonuç elde edilecek?
2009’da çok farklı bir konjonktür vardı. 2009’da bizim Türkiye genelinde oyumuz düşmüştü. Ekonomik krizden çıkmıştık. Ancak İzmir’de 2009 seçimlerinde ise, daha önce aldığımız oy oranlarını düşürmedik. Hatta biz birçok yerde oyumuz artmasına rağmen seçimi kaybettik. Çok enteresan bir şey söylüyorum. 2009’da AK Parti’nin oyu düşmedi, belediyeleri de oy kaybetmedi. Ancak o zaman karşı taraftaki diğer partilerin CHP’de birleşmesiyle aradaki fark açıldı. O yüzden böyle bir sonuç oldu. İktidara karşı muhalefetin birlikte hareket etme güdüsü vardır. Bunları 2004 yerel seçimlerine göre söylüyorum. Ayrıca yerel seçimlerin kazanılmasında ya da kaybedilmesinde teşkilatın etkisi olur ama yüzde 100 belirleyici değildir. Konjonktür, partinin durumu, ekonomi, adayların doğru belirlenmesi gibi birçok etken vardır. 10 kriter varsa siz ancak 3-4’üne müdahale edebilirsiniz. Gerisi sizin elinizde değil. Onun da günahının size mal edilmesi doğru değil. Kazanmanın da hepsinin size mal edilmesi doğru değil. Sizin etkiniz olur. Doğru aday belirlemek, sinerjiyi yakalamak önemlidir. 2009’a göre aradan 10 yıl geçti. Bu sürede her şey değişti. Dünya değişti, doğal olarak biz de değişiyoruz. Hayata bakışımız farklılaşıyor. Derin görmeye başlıyoruz. Daha önce bakıp duvarı görüyorken, şimdi duvarın arkasını görebiliyoruz. Birikim, tecrübe kazanıyoruz. O süreçte yaşadıklarımız önemli. O kadar çok insanla birlikte oluyorsunuz ki, siz gelişiminizin farkına bile varmıyorsunuz. Bizim de bir sürü deneyimimiz olmuştur. Geçmişte yaptığımız hatalarımızdan ciddi ders almışızdır. Bu süreçte daha az hatalar yaparak, tecrübemizi ön plana alarak, ortak akılla ve paylaşarak çalışmalarımızı yürüteceğiz.
ÖZGÜRÜM, RAHATIM, BEKLENTİM VE EYVALLAHIM YOK!
Teşkilata ve geçmiş dönemlere yönelik öz eleştiri niteliğinde açıklamalarınız zaman zaman basına yansıyor. AK Parti’de küslük ve dargınlık mı oluyor?
Bazı insanlar geçmişte yapılanlardan dolayı kırılmış. Partiye ayağıyla gelmiş ama yüreğiyle gelmemiş. Fiziki olarak burada ama ruhen burada değil. Biz insanların sadece teşkilata gelmesini istemiyoruz. Kalbiyle, ruhuyla burada olmasını istiyoruz. Bir şekilde kalbi kırılmış, incinmiş, haksızlık yapılmış insanlar olabilir. Her yerde olabileceği gibi adaletsizlik olmuş. Bu nedenle o kişi inancını da kaybedebiliyor. İşte bu noktada biz o inancı şimdi yeniden tesis ediyoruz. Benim onlara verdiğim mesaj şu; “Yaşadıklarınızı ve size yapılan haksızlıkları biliyorum. Ancak bunu dışarıda kalarak çözemeyiz. Bir sorun varsa bunu beraber çözeceğiz. Sizin yaşadıklarınızı bir başkası yaşamasın. Önce adaleti, samimiyeti kendi içimizde sağlayalım” diyorum. Bu sözlerimin karşılığını da almaya başladım. İnsanlarda umut doğmaya başladı ve bu çok önemli. Siz kendiniz inanmazsanız, ekibiniz inanmazsa bunu başaramazsınız. Ben onu sağlamaya çalışıyorum. Bunu da büyük ölçüde dalga dalga sağladık. O sinerji kar topu gibi büyüyor. Bunu hissediyorum. Bu bize sorumluluk da katıyor. İnsanlar sizden adalet bekliyor. İnsanız, beşer şaşarız ama ben minimum hata yapmak için özenle davranıyorum. Şimdiden birçok şeyi netleştirmeye çalışıyoruz. Aday adaylıklarıyla ilgili kafamızda jimnastik yapıyoruz, sorguluyoruz. Kimler meclis üyesi olabilir diye bakıyoruz ve kriterleri ortaya koyuyoruz. Özgürüm, rahatım, beklentim ve eyvallahım yok! Vicdanımın inandığı şeyin arkasından sonuna kadar gidiyorum. Adam kayırmak istemiyorum. Öyle bir şeyin içinde olmak istemiyorum. Önce ben kendime dürüst olmalıyım ki sonra dışarıya karşı dürüst olabileyim. Kendi içimizde de bunun kavgasını veriyoruz.
İZMİRLİNİN KARŞISINA BİNALİ BEY’İ ARATMAYACAK İYİ BİR ADAYLA ÇIKACAĞIZ!
İzmir İl Teşkilatı, 2014 seçimlerindeki Binali Yıldırım faktörünü 2019 yılında arar mı? TBMM Başkanı Yıldırım’ın bu seçimde olmaması eksiklik hissettirir mi?
Binali Yıldırım inanılmaz birikimi olan, ciddi bir proje adamıdır. Türkiye’de kendisini ispatlamış, siyasetin içinde yer alan bir kişi ama siyaset dışı bir üslupla da herkesi kucaklayabilen bir yapısı var. İzmir onu çok sevdi. Proje üretmesinin, çözüm odaklı olmasının yanı sıra herkesi kucaklamasının, yumuşak yapısının da bunda çok etkisi oldu. Ondan da inanılmaz dersler çıkardık. Binali Bey İzmir’e değil, bize de çok ciddi dersler verdi. Binali Bey’den geçen dönemde aldığım ciddi birikimler var. Ben geçen yerel seçimlerde Binali Bey’e verilen desteğin hala durduğuna inanıyorum. İnşallah Binali Bey’den aldığımız birikimin üstüne koyarak, onu aratmayacak iyi bir adayla İzmirlinin karşısına çıkacağız.
2007’DEKİ CUMHURİYET MİTİNGLERİ ALGI YARATMA PROJESİYDİ!
Türkiye’de 16 yıllık güçlü bir iktidar varken AK Parti İzmir’de niye seçim kazanamıyor?
İnsanlar oy verirken kendinden bir şeyler arar. Yaşam tarzına yakın yere oy vermeye çalışırlar. İzmir’in hepsinde değil ama belli bir kitlede bir algı var. Genellememek lazım, çünkü biz İzmir’de 1 milyona yakın oy aldık. CHP’nin aldığı oy da 1 milyon 250 bin-300 bin arası. Belli bir kitle bize karşı olan algının devam etmesini sağlıyor. CHP’nin burada sarıldığı 3-4 tane argüman var. Halkın karşısına çıktığı zaman 5 yıldaki belediyecilik hizmetleriyle ilgili sağlıklı bir süreç geçirmediği için hesap da veremiyor. Bu nedenle hizmet ve belediyecilikten uzak açıklamalar yapıyorlar. Hassasiyetleri kaşıyarak siyaset yapıyorlar. Bunda da 3 dönem başarılı oldular. Bu hassasiyetlerden bir tanesi yaşam tarzıydı. Halkın böyle bir endişesi yok ama CHP bunu kullanıyor. ‘AK Parti iktidara gelirse sizin giyiminize, kuşamınıza, içmenize, yemenize, her şeyinize karışacak. AK Parti Cumhuriyet ve Atatürk karşıtı’ diyorlar. 4-5 yıl yatıyorlar, sonra bunları kullanıyorlar. İzmir de bu konuda gerçekten çok hassas. İzmirli özgürlüklerine ve yaşam tarzına asla müdahale edilmesini istemez. Aslında bunları kimse istemez ama İzmir’de bu durum biraz daha belirgin. Yani Anadolu’ya gitseniz, orada da insanlar kendi yaşam tarzına müdahale edilmesini istemez. İzmir cumhuriyete, temel ilkelerine bağlıdır. Böyle bir sevdası vardır. Atatürk’e karşı ciddi bir sevgisi vardır. Aslında bu duygular da her şehrimizde var. Sadece İzmir’de biraz daha çok öndeymiş gibi bir algı var. Atatürk’e o sevgi İç Anadolu’da, Karadeniz’de kesinlikle daha az değil. O benimsenmiştir, çok ön plana çıkarılmaz. İzmir’de ortaya çıkmasının temel sebebi, cumhuriyet mitingleridir. 2007-2009’da İzmir’in demografik yapısından faydalanarak bu duygular biraz da kaşındı. İnsanların kafasına özellikle proje olarak yerleştirildi. Oluşan algı da azalmadan kaldı ve bugüne kadar geldi. İnsanlar şimdi onun öyle olmadığını, bir proje olduğunu yavaş yavaş görüyor. Bu algı kırılmaya başladı. Aslında AK Parti’nin Atatürk ile bir derdinin olmadığını insanlar görüyor. Öyle olsa İzmir’i alsa ne olur almasa ne olur! Zaten iktidarda. İstese yasayla, kanunla her şekilde müdahale edebilir. İstanbul, Antalya, Ankara, Bursa’da insanlar rahat yiyip içemiyor mu? Yaşam tarzına müdahale mi var? Belediye neyi yasaklamış? İnsanlar bunu görmeye başladı. Bu duygularının kullanıldığını da hissediyorlar. İçten içe bir öfke var.
O ALGIDA, İKTİDARIN DEĞİŞİMİNE YOL AÇACAK KADAR BİR KIRILMA OLABİLİR
2019’da bu değişir mi peki?
Birden bire kökten bir değişiklik olmayabilir ama bir kırılma var. Bu kırılma 2014’e göre çok daha fazla olacak 2019’da. İktidarın değişimine yol açacak kadar bir kırılma olabilir. Tamamen kırıldı demiyorum ama çatlak açılmaya başladı. İnsanlar artık o algıların doğru olmadığını anlamaya başladı.
HİÇBİR YER KİMSENİN KALESİ DEĞİL!
İzmir’de CHP için kale söylemi var. Diğer bölgelerdeki çok sayıda ilde de AK Parti’nin çok güçlü olduğu görülüyor. Bazı noktalarda AK Parti ezici bir farkla seçim kazanıyor. Oralar da AK Parti’nin mi kalesi?
Hiçbir yer, kimsenin kalesi değil. Ben bu kale söylemlerini doğru bulmuyorum. Şurası AK Parti’nin kalesi, burası CHP’nin kalesi diye bir şey yok. Sana karşı bir saldırı mı var, kendini savunmak için zırh, duvarlar mı örüyorsun? Fethedilen bir şey mi var? Böyle bir şey yok. İzmir’in kale olduğunu düşünmüyorum. Bugün İzmir’de CHP var, yarın AK Parti olur, öbür gün başka parti olur. İzmir başkaldırının, demokrasinin, değişimin kalesi olmuştur. İzmir sol ve CHP’nin çok güçlü olduğu bir yer de değil. Sadece 3-4 dönemdir böyle. Tarihine bakın Demokrat Parti (DP), Anavatan Partisi (ANAP), Doğru Yol Partisi (DYP) vardır. Yani tercihini değiştirebilir.
TRAMVAYI KALDIRACAĞIZ, SÖZÜMÜZDEYİZ!
İzmir’de Büyükşehir Belediyesi’nin kazanırsanız aklınızdaki ilk proje nedir? İzmir’deki en büyük ve ilk çözülmesi gereken sorun hangisi?
İzmir’in şu an en büyük sorunu ulaşımdır. Bu acil bir şekilde çözülmelidir.
‘Tramvayı kaldıracağız’ söyleminiz çok tartışıldı…
Onu kaldıracağız. Sözümüzdeyiz. Bazen çözüm üretmek için yeni sorunlar yarattılar. Tramvay çözüm üretmedi, iyice trafiği içinden çıkılmaz hale getirdi. Tramvay nostaljidir. İşi olmayan kişi binsin, sahilde denizi gezerek gitsin, kafeteryada otursun. Şimdi çok hızlı bir çağda yaşıyoruz. Zaman çok önemli. İnsanlar hızlı bir şekilde işlerini çözmek istiyor.
BİZ İZMİR’İN GÖZLERİNİ AÇACAĞIZ!
Bunun yanı sıra hava kirliliği problemi var, doğalgaz her tarafa tam anlamıyla ulaşmadı. En son yaşadığımız koku problemini de unutmayalım. Bu sıkıntılar, büyük bir şehre yakışmaz. Bir yabancı kente geldiğinde bunu izah edemezsiniz. 3 sağırı oynayamazsınız. Bilmiyorum, duymadım, görmüyorum diyemezsiniz. İzmir’in inanılmaz bir çarpık yapılaşması da var. Bazı mahalleler kanser hücreleri gibi kentin etrafını sarmış. Bu güzelim şehri içinden çıkılmaz hale getirmiş. Onlarla ilgili ciddi projelerimiz olacak. Sanatın, sporun olduğu, hava kirliliğinin olmadığı şehirler, gelişmiş kentlerdir. Bugün Avrupa’ya gittiğinizde çok sayıda şehir altyapı sorunlarını çözmüştür. Yeşil alanları, yürüyüş yolları, ciddi spor alanları vardır. Kent sizin gözünüzün içine bakar. “Ne istiyorsunuz? Dile benden ne dilersen” der. Ama İzmir, tam tersi gözlerini kapatıyor. ‘Benden bir şey isteme! Çünkü yok’ diyor. Çağdaş bir şehirle İzmir arasındaki fark bu... Biz İzmir’in gözlerini açacağız. ‘Dile benden ne dilersen’ dedirteceğiz. Bu kentte beklentisi olan herkese yönelik ciddi projelerimiz var.
BUNLAR AZİZ KOCAOĞLU’NDAN ÇOK DAHA FAZLA MI YETENEKLİ, BİRİKİMLİ, BİLGİLİ?
Kocaoğlu’nun ‘yokum’ kararı sonrasında CHP’de bazı isimler öne çıktı. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir Milletvekili Tuncay Özkan, eski Milletvekili Erdal Aksünger, eski Genel Sekreter ve İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır bu isimlerden sadece birkaçı. Karşınızda kimi rakip olarak görmek istersiniz? Ayrıca adayınızı açıklamak için CHP’nin öne süreceği ismi mi bekleyeceksiniz?
Biz CHP’yi ya da başka bir partiyi beklemiyoruz. Biz yol haritamızı belirledik, adım adım yürüyoruz. Bu isimler ya da başka birinin olması, bizim için hiç anlam ifade etmiyor. Bunlar Aziz Kocaoğlu’ndan çok daha fazla mı yetenekli, birikimli, bilgili? Çok şey mi değiştirecekler? Bu isimler sayıldığında, heybesinde ne var diye bakarım. Artısı, katkısı ne olacak diye düşünürüm. Üstünde gerçekten durmuyoruz. Biz sadece önümüze bakıyoruz.
CANIMIZ SIKILDI GÖREVDEN ALALIM DEMİYORUZ, BAŞKA SIKINTILAR VAR
Geçmiş süreçte bazı büyükşehirlerde AK Partili belediye başkanları görevden alındı. CHP’nin partinizi en çok eleştirdiği noktalardan biri de olan bu durum 2019’da İzmir’de size dezavantaj yaratır mı?
O insanların büyük çoğunluğu kişiye değil, partiye oy verdiler. Tabanda inanılmaz karşılığı vardır, bağımsız aday olur seçilir, o zaman alamazsın. Bazıları çıkıyor, şu kadar oy aldım diyor. Hadi ya! Çık bir bağımsız aday ol bakalım ne kadar oy alıyorsun? Farklı özelliğin ne? Partimize, kurallarına, yapısına, disiplinine uymayan, verdiği sözleri tutmayan olursa gereğini yaparız. Canımız sıkıldı da görevden alalım demiyoruz. Arka planda başka sıkıntılar var. Orada da gereğini yaptık, gerekli müdahalelerde bulunduk.
egedesonsoz.