Gravures anciennes
Bir baskı tekniği olarak matbaacılıkta ve sanat ürünlerinin yaratımında kullanılan gravür, bir kazıma şekli, çukurbaskı veya oyma baskı olarak adlandırılabilir. Baskı yapılacak görüntü ahşap, metal veya taş levha üzerine çeşitli yöntemler (elle kazıyarak veya asite yedirme) aktarıldıktan sonra levha mürekkep ile sıvanır. Levhanın yüzeyi temizlenince mürekkep yalnız çukur yerlerde kalır ve levhanın üzerindeki görüntü baskı uygulanarak kağıda aktarılır.
15. yüzyıldan sonra ortaya çıkışından itibaren gravür, günümüze kadar sanatçıları tarafından yaygın bir biçimde kullanılmış ve geliştirilmiştir. Günümüzde birçok sanatçı gravür baskı tekniğinden sanat baskılarının üretilmesinde yararlanmaktadır. Matbaacılıkta ise 19. Yüzyılın sonlarına kadar basımı yapılan kitaplarda yer alan resimlerin kaliteli reprodüksiyonu için kullanılan gravür, bir baskı tekniği olarak günümüzde fotogravür ya da tiftruk baskı (rotagravür) biçiminde kullanılmaktadır. Batı dünyasında yayınlanan kaliteli dergilerde Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili daha çok haber niteliğindeki yazılar gravürlerle süslenerek zenginleştirilmiştir. Bu dergilere örnek olarak Paris’te yayınlanan “L’Illustration”, Londra’da yayınlanan “The illustrated London news” ve “The graphic” i gösterebiliriz. İstanbul’da çıkan Servet-i Fünun da gravür ve taşbaskı resimleriyle yayınlanan dergilerden biridir.
Efes /Kuşadası gravürleri :
Haçlı seferlerinin ardından Avrupalılar Efes’i, kutsal kitabı; İncil’i okudukça hatırladılar. Yerini sormaya çıktılar. Ama yola çıktıklarında Havari Yahya’nın kilisesi çoktan yerle bir olmuştu. Efes’ten kalan son mermerlerle 1375’de İsa Bey Camii inşa edilmiş; Ayasuluk son kez kentleşme, başkent olma umudu yakalamıştı. Adı artık Hagios Theologos/Tanrının Buyruklarının Yazıcısı Havari Yahya adının Türkçe söylemiyle Ayasuluk’a dönmüştü.
Osmanlı döneminde; 16. Yüzyılda gezginlerin sayısı artmaya başladı. Ancak gelenlerin eski yazıtları kopyalamaları, sözel olarak gördüklerini anlatmaları yetmemekteydi. İrili ufaklı gravürler, bakır, tahta, daha sonraları çelik ve taş yüzeylere kazınmış resimler onların gezi-anı kitaplarının sayfalarını süslemeye başladı. Antik çağ kitaplarının okunmasının artması ile iz süren kimi araştırmacılar, Dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olan Artemis tapınağını da merak ediyorlardı. Artık yalnızca Hıristiyanlık ilgisi değil, yeni bir bilim olmaya yüz tutan arkeoloji de Efes’in peşine düşmüştü. Efes’i hem yazı olarak hem de resimsel olarak betimleyen gezginlerin başında en güzel gravürleri üretmiş olan Cornelius De Bruyn gelmektedir. (1652-1726).
Yapıtı olan, A Voyage to the Levant: or Travels in the Principal Parts of Asia Minor, İngilizce olarak 1702’de yayınlanmıştır. 1826 yılında fotoğraf denen icadın ortaya çıkması gravürlerin iktidarını sarstı ancak buna son veremedi.