TOYA SESLENİŞ
Temmuz ayımız gelmiş, güneş doğmuş dağlara,
Merhaba canlarım, sizleri görmeye geldim.
Sılamın bülbülüyüm, yuva yaptım bağlara,
Gülün dallarına, sevgiyi örmeye geldim.
Okular dağılmış, eş dost gelmiş dört bir yandan,
Hepsi de Yörük oğlu Yörük Oğuz soyundan,
Açıp gönlümü, teker teker tutup kolundan,
Eşeler toyunda, onları sarmaya geldim.
Burdur, Muğla, Aydın, Antalya, bir olup gelmiş,
Manisa’ yla İzmir, bizi canından can bilmiş,
Yörük beylerim, Avşar ilinden haber salmış,
Kaynayan kazanda, helvayı karmaya geldim.
Sılanın hasretini, yüklemişim sırtıma,
Özlem şiirleri yazmışım Yörük yurduma,
Bu toy bensiz olmaz diyerek, koştum yardıma,
İzmir Selçuk’ tan, sevgileri sermeye geldim.
Baktım şöyle, dağlarım boyun bükmüş ağlıyor,
Sazların tellerinde, türkülerim dağlıyor,
Ozanlar dizi dizi, ırmak olmuş çağlıyor,
Elimde asamla, suları yarmaya geldim.
Birlik olmaktan, daha güzeli var mı diye,
Toplandığımız, yeşil alanlar dar mı diye,
Filiz veren, yörüklük ülküsü yar mı diye.
Kurulan meydanda, sizlere sormaya geldim.
Gurbet elde Yörük obalarını anarken,
Kara çadırlarda soğuk ayrana kanarken,
Köze dönen ateşte, alev alev yanarken,
İçimde tutuşan sevdamı vermeye geldim.
Kurban olurum canlar, türkü diyen dillere,
Selam olsun sevgiyle uzatılan ellere,
Sıla bağlarında, dalında açan güllere,
Uzandım sılam kokar diye, dermeye geldim.
Toprağın sesiyim, yaşarım gurbet ellerde,
Sılamdan bir koku ararım, esen yellerde,
Yöremin türküleri, söylenirken dillerde,
Akortlu sazların, telini vurmaya geldim.
Nuri GÖKGÖZ(Toprağın Sesi)