Yıl 1963
Turizmin t’sinin olmadığı dönemler. Selçuk’un nüfusu daha on bine ulaşmamıştı. Televizyon yoktu, reklam yapmak zordu…
Av. Sümer Büyüktosun ve dönemin Efes Müze Müdürü Musa Baran öncülüğünde Efes’i Sevenler Derneği’nin bünyesinde bir grup Selçuklu, gelecekte tüm dünyanın duyacağı bir festival ortaya çıkaracaklardı.
Bizzat Sümer Büyüktosun ’dan dinlediğim diyalog ise şuydu:
“-Ya Musa, Efes’te 2000 yıl önce festivaller yapılıp binlerce insanı buraya getirmişler. Biz niye yapmıyoruz bunu? Bak dibimizde Bergama kermes yapıyor biz de yapalım bir festival…
-Yapalım yahu yapalım…”
Festivalin tarihi olarak Antik Efes’inde dünya çapında bilinen “Artemisya Festivali ”ne ve aynı zamanda “Hıdırellez’e denk gelen 1-7 Mayıs tarihleri arasında karar kılındı. İlk konserin etkinliklerinde Ortaklar Öğretmen Okulu Halk Dansları Ekibi, Bademler Köy Tiyatrosu, folklor ekibi ve festivalin ilk solisti, Türk Sanat Müziği Sanatçısı Tülin Korman…
Bu muhteşem Selçuklular kısa sürede yerel nüfusun 2 katını dışardan Selçuk’a getirdiler 1. Selçuk Efes Festivali’nde. Ekonomi canlandı, kültürel etkileşim arttı, insanlar mutlu Selçuk şendi…
2.Selçuk Efes Festivali ise yine bu ekibin yoğun çalışmalarıyla genişletildi ve daha 2.sinde Efes Büyük Tiyatrosu’nu dolup taşırdı.
Hem Selçuk duyuldu hem Efes antik kenti, hem de Selçukluların belleğinde büyük izler bırakıldı. Eminim herkes bu festivalin geri gelmesini hala istiyor…
Günümüzde bu festival dönüşerek devam ediyor. Benzeri festivaller ile de her karış toprağımızın değerli olduğunu anlatmaya çalışıyoruz aslında dünyaya…
Bu festivallerden biri de “What A Fest”. Geçtiğimiz hafta tüm Türkiye’den binlerce genci ağırlayan, kentin ekonomisine ülkenin bu ekonomik krizinde can suyu olan, esnafın yüzünü güldüren bir gençlik festivali olmuştur. Pamucak Sahilimizin ismini milyonlarca insana duyulmasını sağlayan bu festival aynı zamanda Filiz Ceritoglu Sengel Başkanımızın vizyonun getirisidir. Festivaller kenti olalım hayaliyle, insanlık Efes Selçuk’u tüm değerleriyle tanısın diye çıkılan bir yolun durağıdır bu festivaller. Bu bizim geçmişimizde, hamurumuzda var.
(Ya bizim “Panayır Dağı” diye dağımız var. Zamanının Rumlarının toplanıp panayır yaptığı )
1960’lı yıllarda bunu başaran öncülerimizin kattığı değerleri örnek alıyoruz aslında. Işıklar içinde uyusun vefat edenler, kalanlar sağlıkla yaşasınlar…
Çevremizdeki tarihi ve doğal değerlerden kentimizin içindeki değerler görülmüyordu bugüne dek. Fakat birkaç yıldır kentin içine de turist girsin çabalarının meyvesini verdiğini gördük bu festivalde. On binlerce insan Selçuk esnafından alışveriş gerçekleştirdi. Hatta Selçuk Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı Okan Kamak ’ın ve Filiz Başkanın isteği ve desteği doğrultusunda festival alanının içinde dahi Selçuklu esnaflarımız vardı. Görünce inanılmaz mutlu oldum. Ekmeği büyütmek böyle bir şey...
İşin bir hayli ekonomik getiri sağlaması ve tanıtım boyutu bir yana, kentimizin gençleri de muhteşem performansları izleme ve dinleme şansına erişiyor. Dünyanın birçok yerinde bu tarz festivallerin ortalığı salladığı bilinen bir gerçek. Bu gerçeğin en iyisini bizim kentlimizde, bizim gençlerimizde hak ediyordu ve oldu. Gençliği genç gibi özgürce yaşamanın adımlarından biri bu festivallerde olmak olsa gerek. Bu kültürü öğrenen arkadaşları gördüğümde mutluluk duydum. Yoğun kalabalıkta taşkınlık çıkarmadan, birbirini ezmeden sırada bekleyen, kimse kimsenin ne yaptığını karışmadan, kadınların, erkeklerin bir arada özgürce eğlenebildiği bir ortam muazzamdı…
Yani demem şudur ki; Vizyon demek sadece yol yapmak, köprü yapmak, koca koca binalar yapmaktan ziyade, o yollarda, köprülerde keyifle yolculuk yapan nesiller yaratmak, o binalarda mutlulukla gençliğini yaşamış bireyler yaratmaktır.
A’dan Z’ye emeği geçen, dünden bugüne kentin tanıtımı için emek harcayan herkese tüm kent adına teşekkür ediyorum. Önümüzdeki yılda daha iyileri olması dileğimle...
Bu topraklar hepimizin…