Herkesin gitmediği ama herkesin gitmek isteyeceği bir tarihi yapıyı anlatmak istiyorum sizlere…
Efes Selçuk’tan Aydın’a giderken biraz daha lokalde Çamlık köyü yolunda sol tarafa dikkatli bakarsanız anca görebileceğiniz zeytinliğe giden bir yol var. Yaya olmanın dışında, arabanın giremediği, bisikletin, motosikletin zar zor girebileceği bir yol… Egzotik ve gizemli otların, dikenlerin arasından zar zor gidebileceğiniz patika yol…
Sabırla ve dirayetle dayanırsanız karşınıza öyle bir mimari çıkıyor ki değmeyin o zaman keyfinize. Şaşkınlığınızı da gizleyemeyeceğinize eminim. Hemen aklınıza şu soru gelecek. Bu yapının burada ne işi var? Nasıl bu kadar sağlam gelebilmiş bu günlere? Zeytin dağının bağrına basıp sakladığı yapı…
POLLİO SU KEMERİ…
Sonra merak ediyorsunuz nedir bu yapı, kim neden yapmış?
“Su kemerinin iki tarafında bulunan, üstte Latince, altta Yunanca iki satır halindeki yapı yazıtında, C. Sextilius Pollio, karısı Ofillia Bassa ve üvey oğlu C. Offilius Proculus'un bu yapıyı, Augustus, Tiberius ve Efes Halkı'nın onuruna, kendi kaynaklarından yaptırdıkları yazılıdır. Tiberius isminin zikredilmesinden bu yapının is 4 – 14 yıllarında inşa edildiği anlaşılmaktadır. Bu su kemeri, yazılı belgelerde adı geçen, İmparator Augustus'un yaptırdığı, Efes'in su ihtiyacını karşılayan Aqua Throessitica'nın bir parçasıdır.
Yani iki bin yıl önce zengin ve eli bol bir aile, imparatorlara yaranmak için belki de gerçekten yaşadığı kente faydalı olmak için böyle bir girişimde bulunmuşlar. Dilek olay iki bin yıl ve hala dimdik karşımızda tüm estetikliği ile…
Sonra öğreniyorsun ki alt taraftaki üç büyük gözün (kemerin) birincisinin altından antik bir yol geçiyor. O hissi o kemerin altından bugün de geçerek yaşayabiliyorsun.
Küçük bir şelale havasında sesler duyuyorsun kuş ve böcek sesleri arasından. Sonra yine öğreniyorsun ki antik adı “Marnas” bugün “Denenddere” dediğimiz ırmağın yatağıymış o. Binlerce yıllık akan su günümüzde dahi az da olsa akmaktadır.
Çünkü hemşehrimiz Efesli Herakleitos'un dediği gibi; "Her şey akar"...