Nereden gerektiyse, bir ara yıllar öncesinden bu yana yazdıklarıma şöyle bir göz gezdirmek geçti aklımdan.
Her yazının içerdiği dönem itibariyle nelere parmak basıp, hangi kaygılarımız üzerine olası tehlikeleri işaret ettiğimize dair bir gezinti yaptım. Daha o zamanlarda uyardığımız, uyardığımız için bazı aymazlar tarafından kafamızda komplo teorileri kurmakla suçlandığımız o günler bir film şeridi gibi geçip gitti aklımdan.
Özellikle gerici ve karanlık düşüncelerin hakim olduğu, Fethullahçısı, İsmail Ağacısı, Menzilcisi ve Çakmak Hasanından Kibrit Hüseyinine aklınıza hangisi geliyorsa artık, tarikat ve cemaatlerin toplumu kendi karanlıklarında boğmaya dönük söylemlerinin ülkenin geleceğine dair nasıl bir tehlike oluşturduğunu anlatmaya çalışmışız. Aynı kaygılar üzerine ulusal platformlarda da uyarıda bulunan aydın, gazeteci, akademisyen gibi büyüklerimizin de defalarca bugüne kadar uyarılarda bulunduğu muhakkaktır değerli okuyucular.
Rahmetli duayen gazeteci Bekir Coşkun mesela, CIA uşağı bir cemaatin dürtüsüyle, daha eğitimde 4+4+4 sisteminin getirildiği o günlerde asıl niyetin ne olduğuna işaret ederek “Artık çocuklarınıza siz okul olmak zorundasınız” diyerek anne ve babaları uyarıyordu bir yazısında. Öngörüsü güçlü bir çok yazarlarımızın da, toplumu özellikle çocuklarımızın eğitimiyle ilgili kaygılanmaları gerektiğine dair uyardığına bir çoğunuz binlerce kez şahit olmuşsunuzdur mutlaka.
Ve Ogünlerden bugüne kadar özellikle ‘banane’ci ve sırtını muktedirlere dayamış aymaz takımının da bilerek ya da bilmeyerek verdiği katkı ile o karanlık düşüncelerin yavaş yavaş kurumlarımıza nasıl sızdığına da şahit olduk hep beraber.
Dönemin en etkilisi olan bir cemaatin ülkeyi 15 Temmuz’a getiren süreçte bu ülkeye yaşattığı, Kemalist ve cumhuriyetçi düşünceye karşı intikam ve kuyruk acısına dayalı yüzlerce insanın hayatını karartan eylemleri de hepinizce mâlumdur.
Düşününce, yaşanılan bu acı tecrübeden sonra bu kez tedbirli olunur, söylemden eyleme geçme çabalarına karşı mücadele edilir diye bekliyor insan. Ancak yaşadıklarımıza bakınca, her şeyin aynı tas aynı hamam sürüp gitiğine şahit oluyoruz.
Hatta Bekir Coşkun’un ilk uyarılarını yaptığı 2012 yılından bu yana gelinen noktada, eğitimin başındaki insanın “cemaatlerle işbirliğimiz devam edecek” açıklaması da, ülkemizin geçmişten daha karanlık bir geleceğe yol aldığının göstergesidir.
Metastazdır bu.
Olabildiğince doğru zamanda önlem alınmadığı için, kanserli hücrelerin kaynağını aldığı organdan uzak yakın diğer tüm organlara dağılması gibi tüm vücuda sirayet etmesidir.
Henüz söylem halindeyken tedbir alınmadığı gibi, muktedirlerden aldıkları cesaret ile eyleme dönüşen gerici ve karanlık düşüncenin kalkışma halidir.
Bunun için şu son günlerde şahit olduklarımız. Sokaklarda bı ve hatta adliye koridorlarında “Yaşasın şeriat” nidaları ile hilafet çağrısı yapanların kol geziyor olması, bundandır işte…