Ne şanssızlıktır ki hep zor dönemlerden geçti ülkemizde gençler. Daha iyi bir yaşam için düzene başkaldıranların idam edildiği, askeri darbelerin silindir gibi ezdiği, sadece farklı düşündükleri için birbirlerini yok ettiği, aynı sıralarda bile birbirlerine tahammül edemedikleri zamanlardan geçti gençler.
Siyasilerle, siyasetle araları iyice koptu derken Gezi Olayları ile birlikte aslında hiç de düşünüldüğü gibi Ülke meselelerinden uzak olmadıkları, gerekirse aklın ön planda olduğu tepkiler de verebildikleri görüldü.
Bir insanın yaşamında en güzel dönem olsa gerek gençlik dönemleri. Her ülkede gençlik farklı bakış açılarıyla bakıyor hayata. Demokrasisi ve yaşam standartları yüksek olan ülkeler bizim gençlerden biraz daha şanslı! Maalesef.... Yıllardır yazboz tahtasına dönen eğitim ve sınav sistemleri başarıya giden yolda engeller sokuyor körpecik hayatlarına. Yapılan yanlış tercihler adeta yaşamlarının gidişatını etkiliyor. Çocukluktan itibaren eğitim adı altında girmeye mahkum oldukları sınav yarışlarından sonra kimisi galip kimisi mağlup başlıyor en güzel yaşlarına. Hayallerin, hedeflerin, geleceğe dair umutların en yoğun olduğu bu yaşlarda hayatın gerçekleri bireyselci ve bencil, bir hal almalarına neden oluyor gençlerin.
Kurtulduk bu sınavlardan derken, en güzel okulları kazanıp zar zor da olsa mezun olabilenler, en önemli sınav olan geçinebilme sınavına yeniden giriyor. Gençlerin sorunları o kadar çok ki, hepsi başlı başına bir yazı konusu olur.
Tüik Ocak 2019 işsizlik oranlarına baktığımızda Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 6.8 puanlık artış ile yüzde 26.7 olarak gösteriliyor. Verinin yayınlanmaya başladığı 2005 yılından bu yana en yüksek seviyede olduğu görünüyor. Yani 2005 yılından itibaren genç işsizler en kötü zamanlarını 2019 yılında, şu anda yaşıyor.
İşsizlik rakamlarının rekor kırdığı, ülkemizi yönetenlerin 3 çocuk yetmez 4 olsun dediği bir ortamda bu çocukların geleceğini kimler düşünüyor? Bu koşullarda kendini geliştirebilme şansı bulan gençler yaşam kalitesinin yetersizliği, demokratikleşememe, işsizlik ve birçok nedenden dolayı dış ülkelere göç ediyorlar. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı ‘Uluslararası Göç İstatistikleri’ raporuna göre 2017’de Türkiye’den göç eden kişi sayısı bir önceki yıla kıyasla yüzde 42,5 artış gösterdi. Maalesef donanımlı gençler artık ülkemizi terk ediyor.
Beyin göçü hakkında yıllardır araştırma yapan Bahçeşehir Üniversitesi Göç ve Kent Çalışmaları Merkezi (BAUMUS) Kurucu Direktörü Doç. Dr. Ulaş Sunata'ya göre de “beyin göçüyle gelen sosyal ve kültürel kayıplar Türkiye'nin gerilemesinde önemli bir etken ve muhtemel bir eğitim krizinin de habercisi.”
Doç.Dr.Sunata’yanın Beyin göçü, Türkiye'nin eğitimsel ve ekonomik gelişimini nasıl etkiliyor sorusuna verdiği cevap ise: “Beyin göçü kalifiye emek göçüdür, eğitimli göçüdür. Eğitimli kesim bir ülkenin söylemsel gücüyle demokrasi, insan hakları, eşitlik, özgürlük gibi temel kavramların taşıyıcısıdır. Beyin göçü veriyor olmak, bir ülke için hem ekonomik hem kültürel hem de sosyal kayıptır.”
Selçuk'ta da malesef gençlerin işsizlik oranı çok yüksek, ilçemizde yaşayan gençlerin çoğu iş bulamadıkları için şehir dışına göç etmekte, ilçemizle ilgili umutları kalmamış durumda tek umutları bir üniversite kazanıp ilçeyi terk etmek.
Bu koşullar altında yaşamaktan gençler mutsuzlar. Bu soruna bir an evvel çözüm bulmak bizleri yönetenlerin en önemli görevlerinin başında gelmektedir. Eğitimde kalitenin yükseltildiği, demokrasinin tam anlamıyla uygulandığı, liyakatin ön planda olduğu, Adil ve Adaletli bir ülkede hiçbir gencimiz bu kadar mutsuz olmayacak, işsiz kalmayacaktır. Bu düşüncelerimle Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gelecek nesilleri düşünerek armağan ettiği ve Kurtuluş Savaşı'nın fiili başlangıcı olarak kabul edilen, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor bayramınızı kutlar, Atamızın her satırında birbirinden derin anlamların olduğu Gençliğe hitabının bir bölümünü sizlerle paylaşmak isterim.
"Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir."
"Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"
Anasayfa
Yazarlar
Uğur GÜLBAY
Yazı Detayı
Bu yazı 83+ kez okundu.
Mutsuz Gençlik
Ne şanssızlıktır ki hep zor dönemlerden geçti ülkemizde gençler. Daha iyi bir yaşam için düzene başkaldıranların idam edildiği, askeri darbelerin silindir gibi ezdiği, sadece farklı düşündükleri için birbirlerini yok ettiği, aynı sıralarda bile birbirlerine tahammül edemedikleri zamanlardan geçti gençler.
Siyasilerle, siyasetle araları iyice koptu derken Gezi Olayları ile birlikte aslında hiç de düşünüldüğü gibi Ülke meselelerinden uzak olmadıkları, gerekirse aklın ön planda olduğu tepkiler de verebildikleri görüldü.
Bir insanın yaşamında en güzel dönem olsa gerek gençlik dönemleri. Her ülkede gençlik farklı bakış açılarıyla bakıyor hayata. Demokrasisi ve yaşam standartları yüksek olan ülkeler bizim gençlerden biraz daha şanslı! Maalesef.... Yıllardır yazboz tahtasına dönen eğitim ve sınav sistemleri başarıya giden yolda engeller sokuyor körpecik hayatlarına. Yapılan yanlış tercihler adeta yaşamlarının gidişatını etkiliyor. Çocukluktan itibaren eğitim adı altında girmeye mahkum oldukları sınav yarışlarından sonra kimisi galip kimisi mağlup başlıyor en güzel yaşlarına. Hayallerin, hedeflerin, geleceğe dair umutların en yoğun olduğu bu yaşlarda hayatın gerçekleri bireyselci ve bencil, bir hal almalarına neden oluyor gençlerin.
Kurtulduk bu sınavlardan derken, en güzel okulları kazanıp zar zor da olsa mezun olabilenler, en önemli sınav olan geçinebilme sınavına yeniden giriyor. Gençlerin sorunları o kadar çok ki, hepsi başlı başına bir yazı konusu olur.
Tüik Ocak 2019 işsizlik oranlarına baktığımızda Genç nüfusta (15-24 yaş) işsizlik oranı 6.8 puanlık artış ile yüzde 26.7 olarak gösteriliyor. Verinin yayınlanmaya başladığı 2005 yılından bu yana en yüksek seviyede olduğu görünüyor. Yani 2005 yılından itibaren genç işsizler en kötü zamanlarını 2019 yılında, şu anda yaşıyor.
İşsizlik rakamlarının rekor kırdığı, ülkemizi yönetenlerin 3 çocuk yetmez 4 olsun dediği bir ortamda bu çocukların geleceğini kimler düşünüyor? Bu koşullarda kendini geliştirebilme şansı bulan gençler yaşam kalitesinin yetersizliği, demokratikleşememe, işsizlik ve birçok nedenden dolayı dış ülkelere göç ediyorlar. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayımladığı ‘Uluslararası Göç İstatistikleri’ raporuna göre 2017’de Türkiye’den göç eden kişi sayısı bir önceki yıla kıyasla yüzde 42,5 artış gösterdi. Maalesef donanımlı gençler artık ülkemizi terk ediyor.
Beyin göçü hakkında yıllardır araştırma yapan Bahçeşehir Üniversitesi Göç ve Kent Çalışmaları Merkezi (BAUMUS) Kurucu Direktörü Doç. Dr. Ulaş Sunata'ya göre de “beyin göçüyle gelen sosyal ve kültürel kayıplar Türkiye'nin gerilemesinde önemli bir etken ve muhtemel bir eğitim krizinin de habercisi.”
Doç.Dr.Sunata’yanın Beyin göçü, Türkiye'nin eğitimsel ve ekonomik gelişimini nasıl etkiliyor sorusuna verdiği cevap ise: “Beyin göçü kalifiye emek göçüdür, eğitimli göçüdür. Eğitimli kesim bir ülkenin söylemsel gücüyle demokrasi, insan hakları, eşitlik, özgürlük gibi temel kavramların taşıyıcısıdır. Beyin göçü veriyor olmak, bir ülke için hem ekonomik hem kültürel hem de sosyal kayıptır.”
Selçuk'ta da malesef gençlerin işsizlik oranı çok yüksek, ilçemizde yaşayan gençlerin çoğu iş bulamadıkları için şehir dışına göç etmekte, ilçemizle ilgili umutları kalmamış durumda tek umutları bir üniversite kazanıp ilçeyi terk etmek.
Bu koşullar altında yaşamaktan gençler mutsuzlar. Bu soruna bir an evvel çözüm bulmak bizleri yönetenlerin en önemli görevlerinin başında gelmektedir. Eğitimde kalitenin yükseltildiği, demokrasinin tam anlamıyla uygulandığı, liyakatin ön planda olduğu, Adil ve Adaletli bir ülkede hiçbir gencimiz bu kadar mutsuz olmayacak, işsiz kalmayacaktır. Bu düşüncelerimle Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gelecek nesilleri düşünerek armağan ettiği ve Kurtuluş Savaşı'nın fiili başlangıcı olarak kabul edilen, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor bayramınızı kutlar, Atamızın her satırında birbirinden derin anlamların olduğu Gençliğe hitabının bir bölümünü sizlerle paylaşmak isterim.
"Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir."
"Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!"
Ekleme
Tarihi: 25 Temmuz 2023 - Salı
Mutsuz Gençlik
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.